Türkiye vaka artışı listesinde üst sıralara tırmanıyor

-
Aa
+
a
a
a

Korona Günleri’nde bugün Selim Badur’un gündeminde Covid-19 vakalarındaki artış, iklim krizi ve enfeksiyon hastalıkları arasındaki ilişki, Hindistan’da ortaya çıkan ve “centaurus” adı verilen omicron varyantı ve koronavirüs alanında yapılan yeni çalışmalar vardı. 

Dünya küresine takılmış tıbbı maske
Selim Badur'la Korona Günleri: 22 Ağustos 2022
 

Selim Badur'la Korona Günleri: 22 Ağustos 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

(22 Ağustos 2022 tarihinde Açık Radyo’da Korona Günleri programında yayınlanmıştır.)

Ömer Madra: Günaydın Sayın Badur, merhaba. 

Selim Badur: Günaydın. Koronavirüs hakkında haberler vereceğim. Bu sabah itibarıyla dünyada 596 milyonu geçen Covid-19 olgusu var. 6,4 milyon kişi yaşamını yitirdi. Günde ortalama 827 bin olgu listeye eklendi. Dünyada son bir ay içinde 26 milyon Covid-19 vakası görüldü. Dünya Sağlık Örgütü'nün Pasifik bölgesi olarak nitelendirdiği bölgede geçen hafta 7 milyon vaka görüldü. Son bir ay içindeki sayısal değerlere baktığımızda rekor kıran Japonya'da günde 250 binden fazla olgu var. Güney Kore'de olgu sayısı 150 bini aşıyor. Son bir ay içinde en yüksek vaka artışlarının görüldüğü ikinci ülke, günde 200 binden fazla olgu ile Amerika Birleşik Devletleri. Ardından Güney Kore geliyor. Sonra Almanya ve günde ortalama 41 bin olguyla beşinci sırada Türkiye var. Türkiye tekrar üst sıralara doğru tırmanıyor. 

Kim Yo-jong: “Güney Kore bize balonlarla virüs yolluyor.” 

Küba'da 13 haftadır tek bir olgu yok. Bir de Kuzey Kore… Kuzey Kore pandemi başladığında, 2020 yılının Ocak ayında, Çin'de ilk olgular bildirildiğinde hemen sınırlarını kapattı. Ve Kuzey Kore'den ilk olgu 12 Mayıs 2022’de bildirildi. Yani dünya 1,5 yıl boyunca bu pandemiyle mücadele ederken Kuzey Kore'den herhangi bir olgu bildirilmemişti. Kuzey Kore'de 12 Mayıs'tan itibaren 4,8 milyon olgu var ve sadece 74 kişi yaşamını yitirmiş. Geçen hafta sonunda Kuzey Kore pandeminin ülkelerinde bittiğini ilan etti. Kim Jong-un’un kardeşi Kim Yo-jong, Güney Kore'ye bir takım suçlamalarda bulundu. Çünkü Güney Kore uzun süredir Kuzey Kore’ye bir takım balonlar gönderiyordu. 2021 yılında bu tip uygulamalara yasak gelmesine rağmen Güney Koreli askerî kuruluşlar bir takım propaganda broşürleri taşıyan balonlar gönderiyorlar. Kardeş Jung da, “Bize sadece propaganda amaçlı broşür ve para gibi şeyler değil, bu balonlardan virüs gönderdiler.” diyor. Kuzey Kore’den Güney Kore’ye yöneltilmiş böyle bir suçlama var. 

İklim kriziyle birlikte enfeksiyon hastalıkları artacak

İklim krizinden ve bu konudaki gelişmelerden farklı açılardan, gayet ayrıntılı olarak bahsediyorsunuz. Bulaşıcı hastalıklar yönüne bakalım biraz. National Instıtute of Environmental Health Sciences raporunda, iklim değişikliğiyle ilgili çeşitli maddeler, gelişmeler sıralamışlar. Örneğin aşırı ısılar, sıcak hava dalgaları, yangınlar, kuraklık, soğuk hava dalgaları, abartılı yağışlar, su baskınları, kasırgalar ya da deniz seviyesinin artışı gibi. Bütün bunlar bulaşıcı hastalıkları nasıl etkiliyor? Abartılı ısı beraberinde neyi getiriyor? Su baskınları hangi enfeksiyon hastalıklarını beraberinde getiriyor? Bunları içeren bir rapor yayınladılar. Bu rapor Gothenburg Üniversitesi'nin Hawaii Üniversitesi’yle beraber yaptığı bir çalışmadan çıktı. Bu çalışmayı gerçekleştirenler iklim kriziyle beraber enfeksiyon hastalıklarının yüzde 58 artış göstereceğini bir modellemeyle saptamışlar. Bu yaklaşık 77 bin kadar çalışmayı derleyen bir analiz. Bilinen 375 hastalıktan 218’inin iklim krizinden etkileneceğini ve artış göstereceğini söylüyorlar. 

Ö.M.: Kesinlikle haber konusu bile olmuyor. Ama canlılar alemi için bundan daha önemli az sayıda haber oluyor aslında.

S.B.: Neyin haber olup neyin olmadığı konusunda gerçek bir dram yaşanıyor dünyada. Sadece iklim kriziyle ilgili değil, sağlık haberleri konusunda da bunu görüyoruz. Değinmekte ve en azından böyle bir gerçekle karşı karşıya olduğumuzu bilmekte yarar var. Neler abartılarak ön plana çıkarılıyor, neler gizleniyor ya da nelerden söz edilmiyor? Bu önemli bir konu.

İklim krizi ve enfeksiyon hastalıklarına dair iki çalışma daha var. Yeni virüslerin ortaya çıkacağı ve yeni pandemilerin geleceği öngörülüyor. Her yıl on binlerce kişinin yarasalardaki koronavirüse maruz kaldığını gösteren bir çalışma var. Bu da gelecekte bir başka koronavirüs pandemisi yaşanma riskini artırıyor. Modellemelerle yapılan çalışmalar elbette her zaman gerçek hayat verileriyle birebir örtüşmüyor, biraz daha kuramsal kalıyor. Çin'de 500 milyon kişinin yaşadığı bir bölgede yaklaşık 5,1 milyon kilometre karelik bir alanda 26 yarasa türü bulunuyormuş. İncelemeler sonucunda her yıl yaklaşık 66 bin kişinin yarasalardan geçen virüslerle enfekte olduğu tespit edilmiş. Bunların büyük çoğunluğu insanlarda hastalık oluşturmayan virüsler. Ama temas oranına baktığımızda insanlar arasında yayılan bir virüs de bu yolla taşınabilir. Yeni bir bulgu Çin'den bildirildi. Çin'de henipavirüs grubundan yeni bir virüs saptandı ve “Langya virüsü” adı verildi. Otuz beş kişide özellikle ateş, yorgunluk, kas ve baş ağrısı, öksürük, iştahsızlık, bulantı gibi belirtilerle seyrediyor. Daha önce keçilerde ve köpeklerde saptanmıştı ancak ilk kez insanda saptanıyor ve büyük olasılıkla “kır fareleri” denilen bir tür kemirciden insana bulaştığı düşünülüyor. İnsanlar arasında henüz bulaş oranı çok düşük. Yani insandan insana geçmiyor ama bu özelliği kazanması ciddi bir sorun yaratabilir. Aradığınız zaman yeni virüsler, yeni bulaş yolları, yeni riskler ortaya çıkıyor. Langya virüsü, nipah virüsüyle aynı aileden. Bu ailede kızamık, kabakulak ve diğer solunum yolu virüsleri de var. 

Özdeş Özbay: Araştırmanın Çin'de yapıldığını söylemiştiniz. Türkiye'de ve başka yerlerde de yarasalar var. Sadece Çin’e özgü mü bu durum?

S.B.: Bu tip, özellikle solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan virüsler neden Çin'de yoğunlaşıyor?  Salgınlarının ortaya çıkışı nüfusa da bağlı. Çok kalabalık bir nüfus. Ve aynı zamanda Batı'da görülmeyecek kadar farklı hayvanla ilişki var. Virüslerin konak sayısı çok fazla. İnsan teması, hayvanlarla temas, hayvan pazarları ve o kalabalık… Bütün bunlar kolaylaştırıcı faktörler. O nedenle buradan çıkıyor. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nde mağaralardaki yarasalardan kuduz bulaşma riski olduğunu biliyoruz. ABD’de yapılmış çalışmalardan çeşitli veriler görmek mümkün. 

Ö.M.: İnsanların yaban hayata ve doğa habitatına artan müdahalesi sonucunda bu salgınların arttığını görüyoruz. Bu son derece ciddi sorunlara yol açacak. Birkaç yıl önce Orta Avrupa'daki doğa koruma alanlarında uçan böceklerin kitle halinde ölmekte oldukları ortaya çıktı. Bu araştırma gösteriyor ki on yıl içinde böcek biyokütlesi üçte iki oranında yok olmuş. Bunlar pestisitlerin kullanımı, böcek öldürücüleri kullanımı ve daha da sıcak bir dünyada yaşamamız dolayısıyla gerçekleşiyor.

Yeni varyantın ismini sosyal medya belirledi: Centaurus

S.B.: Koronavirüse döndüğümüzde, biz hangi varyantları biliyoruz? Omicron varyantı ve onun BA1, BA2, BA3, BA4 VE BA5 tiplerini biliyoruz. Hindistan'da BA2.75 ortaya çıktı. Dünya Sağlık Örgütü'nden önce sosyal medya bu yeni varyanta bir isim verdi: Centaurus. Dünyada yirmi ülkede var. Hindistan'da BA2.75 vakaları omicronun bilinen BA4 ve BA5 varyantının vaka sayısını geçti. Son olarak Hindistan'da yapılan varyant türünü belirleme çalışmaları bin tane virüsün üçte ikisinin BA2.75 yani centaurus olduğunu gösterdi. BA5’ten çok daha kolay, hızlı yayılıyor. Omicronun bir alt varyantı, yeni dokuz tane mutasyonu var. Özellikle antikorlardan kaçmasını ve kolay yayılmasınıı sağlayacak mutasyonlara sahip. 

Ö.M.: Centaurus mitolojik bir canavarın ismi değil mi?

S.B.: Evet. Belçika'da Université Catholique de Louvain'den Tom Wenseleers ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada centaurus varyantının Hindistan dışında Almanya, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri dahil on ülkede görüldüğü saptanmış. Bir de 2021’de saptanan B.1.621 MU varyantı var. Peter Halfmann ve arkadaşlarının Science’da çıkan yazısına göre bu virüsün de ortadan kalkmadığı ifade ediliyor. 

Yeni varyantların nasıl ortaya çıktığı bilinmiyor 

“Yeni varyant nasıl ortaya çıkar?” sorusu koronavirüslerle birlikte viroloji alanında gündeme gelen bir konuydu. Bu konuda kabul edilen bir bilgi vardı. Özellikle kronik hastalığı olanlar SARS-CoV-2 ile enfekte olduğunda çabuk iyileşmiyorlar. Vücutlarında virüs 200-400 gün arasında kalıyor. İnsan vücudunda bu kadar uzun süre kalan ve çoğalmakta olan virüs değişimlere uğrayıp yeni varyantlar, yeni mutasyonlara sahip virüs tipler olarak çıkıyor. Pozitif olan ya da herhangi bir kronik hastalığı olan ve immün sistemi baskılayıcı ilaç tedavisi alan kişilerde, kronik hastalarda bu virüslerin varyantlarının ortaya çıktığı söyleniyordu. Yapılan yeni bir çalışma kronik enfeksiyonu olanları suçladığımızı söylüyor. “Gerçekten bu kişilerden mi çıkıyor varyantlar? Yoksa hayvanlarda oluşuyor ve hayvanlardan insanlara mı bulaşıyor?” sorularını soran yeni bir görüş ortaya attılar. “Biz yeni varyantların nasıl ortaya çıktığını henüz tam olarak bilmiyoruz. Ve bileceğimize dair kuşkularımız var.” diyorlar. Özellikle proteindeki mutasyonlarla ortaya çıkan delta, omicron ya da centaurus gibi varyantların farelerde bulunan koronavirüse çok benzediğini ve fareden insanı bulaşmış olabileceği ortaya koyuyorlar.

21. yüzyılda bilimin ve teknolojinin çok geliştiğini görüyoruz. Ama pandemi döneminde hem aşılar konusunda hem bir türlü geliştirilemeyen antiviraller konusunda hem de varyantların kaynağı konusunda yanıt beklediğimiz süratle gelmedi. Bilim alanında bir takım politika değişiklikleri olması lazım. Büyük bütçeler belki de doğru yerlere ayrılmıyor. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri direktörü Rochelle Walensky, kendi kuruluşunun pandemi sırasında oldukça yavaş ve kafa karıştırıcı haberler verdiğini ve gerçek işlevini yerine getirmediğini fark ettiğini belirtti. Ve kuruluşunun amaçlarını ve yönetmeliğini değiştirmeleri gerektiğini ekledi. Halk sağlığı ve salgın kontrolünü ön plana taşıyacak çalışmalara ağırlık vermeleri, ender görülen hastalıklarla ilgili bilimsel makalelerin yayınlanmasını ikinci plana atıp daha çok halk sağlığının pratik yönlerine ağırlık veren çalışmalara yönelmeleri gerektiğini de belirtti. Bu önemli bir açıklama. İnsanların ve politikacıların halk sağlığı ve koruyucu hekimlik konularının önemini anlamış olmaları lazım. Moleküler biyoloji ilerledi, artık DNA'yla oynuyoruz. Ama varyantın kaynağını bulamıyoruz. Yatırımların neye göre yapıldığını ve neyin hedeflendiğini gözden geçirmek gerekir. 

Nature dergisinde yayımlanan bir haber var. “Keşke Türkiye'de de olsa. Antiviral tedavide çok iyidir.” dediğimiz Paxlovid tedavisi vardı. Durumun böyle olmadığı ve Paxlovid tedavisinden sonra tekrar alevlenmeler olduğu kanıtlandı. Kısacası hangi ilaç olursa olsun mucizevi ve kesin çözüm getirmediğini biliyoruz. Hiçbir ilaç şu an için yeterli değil ve kesin çözümü beraberinde getirmiyor.

ABD hükümeti Covid-19 desteğini kesecek

Beyaz Saray’ın Covid-19 koordinatörü doktor Ashish Jha, Biden yönetiminin Covid-19 ile ilgili oluşturduğu alarm sürecinden çıkacağını ilan etti. Yani Covid-19 aşıları, testleri, tedavi amaçlı kullanılan ilaçları artık Amerika Birleşik Devletleri’nde hükümet tarafından karşılanmayacak. Sağlık sistemleri ve hastaneler harcamaları kendi bütçelerinden yapacak. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere bütün politikacılar her şey normale dönüyormuş gibi davranıyor. Ülkemizde ne olduğu konusunda hemen hemen hiçbir haber yok. Sadece çeşitli hastanelerden ve alandan aldığımız bilgilerle yorum yapmaya çalışıyoruz.

Özellikle Covid-19 aşılarından sonra kardiyolojik sorunlarının yaşandığı iddia ediliyor. Bu durum grip için de söz konusudur. “Grip aşısı oldum. Sağlık sorunu yaşadım.” diyenler var. Ancak grip aşısı olmayan ve grip geçirenler daha çok sağlık sorunu yaşarlar. Bu göz ardı ediliyordu. Pandemi sürecinde Covid-19 aşıları olanların değil, covid geçirenlerin kardiyolojik sorunlarına bakılmış. Nature Medicine’da çıkan bir makalede hastalığı geçirdikten sonra ortaya çıkan kardiyolojik sorunlar; kesin yüzde 13, olası yüzde 41, toplam yüzde 54 oranında. Yani Covid-19 geçirenlerin yüzde 54’ünde kardiyolojik sorun görülebiliyor. Bazısı çok hafif, bazısı kalıcı. Bu sorunlar virüsün endotel hücrelerine girmesi ve pıhtı oluşumuna sebep olmasıyla açıklanıyor. Yaklaşık 150 bin kişilik bir grupta her türlü kalp sorunu incelenmiş ve uzun vadede Covid-19’dan sonra bir takım arazlar ortaya çıktığı tespit edilmiş. Bu “uzun dönem covid” konusu ilginç bir konu. Henüz ne olduğuna dair bir fikir birliğine varılmış değil. 5 Ağustos'ta The Lancet’de yayımlanan bir makalede, Hollanda’da yapılan bir çalışma sonucunda Covid-19’a yakalanan sekiz kişiden birinin uzun dönem koronavirüs sorunları yaşayacağı belirtildi. Aşılar sayesinde hastalık daha hafif geçse de bu sorun bitmiş değil. 

Maymun çiçeği virüsüyle ilgili de bir gelişme var. İlk kez insandan bir köpeğe bulaştığı saptandı. Asemptomatik yani herhangi bir belirtisi olmayan kişilerde de saptandı. Olgu sayısı da dünyada 42 bine yaklaştı. Doksan dört farklı bölgede maymun çiçeği görülüyor.